2 Kasım 2023 Perşembe

Günlerden yılgın..

Depresif olmamaya, kafamdaki düşünce seline kapılmamaya çalışıyorum ama durumum daha ziyade bu düşünceleri arka plan müziği yapıp halaya durmak gibi. Dışarıdan bakınca da yine muhtemelen kakafoni eşliğinde saçma figürler sergiliyor gibi gözüküyorum. 

Genellikle en kötü senaryonun doğru çıkma ihtimalini düşünüp, mevcut  olan buymuş gibi davranmışım ya da zaten mevcut olan buydu da ben kendimi kandırdım.  Şimdi ise gerçeklik algım hiç var olmamış gibi davranıyor. Gerçek neydi? Gönül hep mi hatalıydı? Gönül en son ne zaman doğruydu? vaziyet gerçekten hala o kadar karanlık mıydı? Yoksa ışıklar yeni gitmişti de öncesinde gözlerimi açmadığım için mi karanlıktayım sanıyordum?

Gerçeği hiçbir zaman bilemeyecek olmak ne kadar da kötü..
Bilsem ne  değişir ki? Daha mı az dar gelir?
Daha önce yüzmeyi öğrenmeye çalışırken hiç havuz suyu ya da deniz suyunu yutup bir de yanlışlıkla burnunuzdan çektiniz mi? işte ben hep o bir yere tutunmadan önceki tuzlu ya da klorlu suyu yutma evresindeyim de nadiren bir yere tutunabiliyor ya da parmak uçlarımla yere basabiliyor gibiyim. hem boğazım yanıyor hem burnum. kalbim çarpıyor. suya girip çıkmanın kabarcıklı sesi hep kulağımda. Bir an geliyor nasıl olduğunu anlamadan denizden çıkmış soluklanıyor buluyorum kendimi. Ama ne ara yine omzumu aşan derinliğe yürüyorum, onu bulamadım. İhtiyaç duyduğum şey sıcak olan ama kızgın olmayan kumlarda biraz soluklanıp bir iki bir şey atıştırmak. Sonra belki uyurum. Nasıl uyanırım uyandığımda ne olur onu da kestiremiyorum. 

 İşte öyle. 

17 Ekim 2023 Salı

26. bölüm part 1 'in Özeti

 

En son paylaşımımı ben küçükkene, bu yılın başında, yapmışım. Kısa bir özet geçersek İngilizce kursunda a2 yi de bitirdim ve bu pazartesi başlayacak olan YDS kursuna yazıldım. Hazır mıyım? Sanmam. E o zaman parayı sokakta mı buldum. Yooo. Sorgulamayın, ben kendimi çok sorgulamamaya çalışıyorum zira bu sıralar kendime yönelttiğim minicik bir soru bile ağzıma miyavlıyor.

Spor salonuna 2. Kez yazıldım. Birincisi şubatın ilk günleriydi. Deprem oldu ve deprem bölgesinde yaşamasam da korku nedeniyle gitmedim. Neden ikinci kez yazıldım? Kendime yaptığım gücüm de var sevgim de var tezahüratlarının gazına geldim dostlarım. Olur öyle şeyler.  Yazılalı 10 günü geçti 4 -5 kez gittim. Oran iyi mi? Meh.

Psikolojik destek almaya ve maaşımın içimi burkan bir kısmını bu danışmanlığa ulaşmak için şehir değiştirmeye, 3. Görüşmesinde bırakacağım danışmanlık sürecine ayırdım. Geç olsun güç olmasın, iş arkadaşımın değişiyle drop olma hakkımı kullandım ve süreci “Şey ben sizi arayayım müsait olduğumda” deyip bıraktım.  Cüzdanım ay yani ben bu durumdan pişman değilim. Bu hafta bir uygulama üzerinde online olacak şekilde iş yerinde öğle saatlerinde  danışmanlık almaya  tekrar başladım. Daha ilk görüşmeydi. Hayırlısı diyelim.

İş yerimle ilgili gel gitlerim var. Aksiyona geçmeye çalışıyorum. Kısmen geçebildiğimi de umuyorum. Tövbe estağfurullah neler oluyor öyle diyeceğim ama gizlilik nedeniyle paylaşamayacağım bazı değişiklikler oldu. Hepimizin hayrınadır inşallah hayır duamla bu paragrafı da kapatayım.

18 yıl sonra yaz tatiline gittim. Ailemle ve yakın akrabalarımlaydım ama güzeldi. Bana 4 gün yetiyormuş aslında dostlar ama tam yıpranamadım ya, işteki ilk senemdi. Ondan galiba 4 yetti. Gelecekte 1 hafta daha diye ağlamam mümkünmüş. Öyle diyorlar. Deniz kabukları, taşlar…

Yeni kredi kartı borçları… 3 nokta yeterince anlamlı sanırım. O zaman durumun ciddiyetini bir üç nokta daha koyarak tekrar vurgulamak isterim…

Hatay’a gönüllü olarak görevlendirme aldım. Yaklaşık 1 ay önce 2 haftalığına. Duyduğunuz, okuduğunuz en kötü durumlar gerçek gönül dostlarım. Ne ben 2 hafta için gittiğim yerle ilgili bilmiş bilmiş konuşayım ne de siz okurken kendinizi yorun.

Bu kadar sanırım. Yüzleeerce gün sonra buraya yazma şerefini  pc nin wifisini tekrar bağlamama ve buhrandan bık gelen bir döneme girmeme borçluyuz.

Ne yapalım?

Öhm.

Esenlikler dilerim.

 

 

24 Ocak 2023 Salı

Olmaktan korktuğum yerdeyim: kafamın içindeyim.

 Sonunda Logitech'in ofis kullanımı için olan taşınabilir boyutta  kablosuz klavyesini ve mosue unu aldım. Tabi Bluetooth aygıtı görmeyen canım bilgisayarım için bir de bluetooth aygıtı almam gerekti. Bilgisayarın temizlenmesi, formatlanması, muhtelif programların yüklenmesi ve ssd kart taktırmamın da etkisiyle bu sefer de babama borçlandım. Ama o sayılmaz. Sayılır mı?

Her şeyi ertelediğim o dönemdeyim. En son ne zaman hayatımda bir şeyleri ertelemediğimi hatırlamaya çalıştığımda lise yıllarıma kadar inebiliyorum. Ev için ayrı okul için ayrı olmak üzere bir kalemlik kullanmaya başlamıştım. Ödevlerimi yaptıktan ve ders çalıştıktan sonra kalemliğimi çantama koymayı sürekli unutuyordum.  Ben de çözümü, evde zilyon tane kalem silgi vb olmasına rağmen, kendime  bir kalemliğin içini ama eski ama yeni kalemlerle doldurmakta buldum. Kar yağdığını, babamla karda uzun bir yürüyüş yaptığımı, babamla kırtasiyeye uğrayıp bana yeni bir rotring kalem aldığımızı hatırlıyorum. Çok kötü bir huyum var. Annemin veya babamın bana aldığı nesnelerle çok derin bağlar kuruyorum. Evet annem ve babam her zaman bana bir şeyler alırlar ancak derin bağ kurduğumu söylediğim bu nesneler biraz daha farklı. Babamın bana aldığı kalem sınıfın içinde kaybolduğunda canımın nasıl acıdığını hala hatırlıyorum. Halbuki uzun bir süre babam kırtasiye alışverişlerimi kendi yapmıştı. Zannediyorum o günün anısını kaybetmiş olmak canımı yakıyor. Gözlerim doldu yine neyse. 

Ertelediğim her şey ama her şey huzurumu kaçırıyor. Yanlış anlaşılmasın olağan durumlarda da çok huzurlu bir yapım yoktur. Kendim için bir şeyleri karmaşık bir şekilde yorumlayabiliyorum kolaylıkla. Ama bu sanki ayağımda pranga oluyor. Bu sıralar ne kadar çok şey için pranga benzetmesini kullandım. Konuya döneyim. Ben bu huzurumu kaçıran şeylere huzur kovan demeye karar verdim. Bu bir sivilceye isim vermek gibi sanırım. Uğğf sivilcem var ühü ühü moduna girmemi önleyen bir şey bu isim koyma. Peki ne işe yarayacağına inandım da Huzur Kovan ismini koydum? 

Öncelikle ''huzursuzum, neden?'' diye düşünmem için bir teşvik. Sadece hislere odaklandığım nedenlerini anlamlandıramadığım bir dönemim oldu ve evet dostlarım kendi kafa seslerimin içinde kayboldum. O dönem duyguları cici duygular ve pis kaka duygular diye sınıflandırmamın ve bu duyguları doruklarda sonsuza kadar yaşayacağımı düşünmenin de bana pek bir faydası olmadı. Ben de her ne kadar danışanlarıma '' duygular gökyüzündeki bulutlar gibidir. Geliiip geçerler. Sadece sakin olup o duyguları sağlıklı bir şekilde yaşamamıza ve zamanı geldiğinde geçip gitmesine izin vermeliyiz.'' desem de bunu kendime hatırlatmak zor oluyor. 

Huzursuzum, neden?

Tutanaklarımı tutmadım. Çözüm: Tutanaklarımı günü gününe tutmak. Ertelemeden hızlı bir şekilde işe koyulmak.... gibi gibi. 

Huzursuzum, neden?

Huzursuz gibi değil de yorgun gibiyim.

Güzel, peki neden?

Bir şeylerin içine sıkışmışım gibi. Sanki bir şeyler eksikmiş ve hep eksik kalacakmış da ben eksik bir hayat yaşayıp eksik bir hayatın sonunu görecekmişim. gibi gibi

Öhm. Peki bu bloggerdaşınız ne yapmayı planlıyor?

İnsanın iyilik halini etkileyen 5 temel unsur vardır. Bu unsurlar sağlamsa kişi zorluklarla karşılaşsa bile bu zorlukların yıpratıcılığı çok da tehlikeli bir boyuta varmaz.

1. Fiziksel Boyut

2. Sosyal Boyut

3.Bilişsel Boyut

4. Tinsel Boyut

5.Duygusal Boyut

Yani bu beşiydi diye hatırlıyorum. Hangi boyutumun desteklenmeye ihtiyacı var?

Şu sıralar tinsel boyut kısmıyla ilgili bir açlık, bir el ayak titremesi hissettiğimi fark ettim. Bunu bilişsel ve sosyal takip ediyor. Yani izlenimim bu yönde. 

Huzur kovan listemin başında yer alan ertelediğim şeylerin arkasından işte bu boyutlarda yer alan durum, kişi ve olaylar geliyor. 

Eğer yine ertelemezsem bu boyutların üzerine eğilmeyi düşünüyorum. Herhangi bir gelişme olursa yazarım.

Esenlikler dilerim. 



1 Ocak 2023 Pazar

Spontane blogger enter.

 İddialı biri değilim. Bu yüzdendir ki iddialı bir söz söyleyip yapmaya kalkıştığım şeylerde yol alamıyorum. Spontane işlerin insanıyım. 

Yeni yılın ilk gününde odanın şeklini değiştirme perilerim geldi. Minnacık bir odadaki eşyaların yerini değiştirerek yürüyecek yer bulamadığım odada spor yapacak yer açtım. Spor yapar mıyım?                Keşke bir cevap mı?

Yarın İngilizce kursumun kur bitirme speaking sınavı var. Yeeeeyyy. Çalıştım mı? Hayııııır. Neyime güveniyoruum? Bilmiyoruumm. Galiba sabah erken kalkıp ders vb çalışmayı çok özledim. Uzun aradan sonra ilk defa çalışabileceğim bir alana da sahibim. Resmen kendime 1 yıl kadar küçücük odada acı çektirmişim. Geç olsun güç olmasın diyelim. 

Amaçlı atölyeler gibi amaçlı paylaşımlar yapmak istiyorum sevgili blogcum ama ne paylaşacağımı bilmiyorum. Gelişi güzel izlenmiş filmler ve diziler, sadece zayıflamak için cihazdayken yarım saat kadar yaptığım okumalar... Canım kendim... 

 Diyete başladığımdan ve hiç mutlu olmadığımdan bahsetmiş miydim?

 Yav insanlar hiçbir sorumluluk üstlenmelerine gerek olmadığı hayat dönümlerinde ilk maaşlarını alınca benim gibi sapıtıyorlar mı? Laf aramızda daha 3. aydayken borcu 15 bin lirayı bulmuş bir kredi kartından bahsediyorum.  Geçecek geçecek bunlarda geçecek. Ama bu benim ilk kredi kartımdı. Yani benim her ay kendime kota olarak koyduğum harcama ile sadece önceki aylardaki borçlarımı öteleyebildiğimi fark ettim. her ay asıl harcamaları ödemekten ve sürekli aldığım bir diğer şeyi taksitlendirmekten her ay aynı miktarda borca giriyorum. Bunu söyleyeceğimi hatta buna şükredeceğimi hiç düşünmezdim ama neyse ki aile yanında rahat bir süreçteyken çalışmaya başladım da harcama yapmayı öğreniyorum. 

Borçlarımın kursağımdan çıkmak istemesi alınacaklar listesi oluşturmama engel değil. Babamların odasında bulunan masa üstü pc yi babamın amatör bir şekilde siyasete atılıp laptopumu aktif olarak kullanmaya başlamasıyla odama bugün itibariyle taşımış bulunuyorum. Kendisi performansı çok da kötü olmayan eski bir oyun bilgisayarı. Abim dışında pek oyun oynayanı olmamış cinsinden. Abim evlendiğinden ve bal böcüğüm ( kendisi evimizin kedisi olur) eve geldiğinden beri oyuncu ekipmanlarının birer birer parçalanıp evi terk etmesinden  ve benim de amatör bir oyuncu olmamdan dolayı  yerine yenilerini almamamın da etkisiyle klavyem bile şu an daktilodan daha fazla ses yaparak yazıyor. Yani gönül dostları bu uzun ve yazarken oldukça zorlandığım cümlede anlatmak istediğim şey şu ki benim yumuşak bir klavyeye mümkünse bir bluetooth mouse a ve pek tabi güzel bir kulaklığa  yanında tatlı olarak da bir oyun koluna ihtiyacım var. Yani hepsi ihtiyaç sayılmaz ama en azından borçlarımın bir kısımı bitene ve bilgisayarı geliştirmek için çıkacağım parça avından önce biraz pc kullanımını  kendim için konforlu hale getirmek istiyorum. Hof. İnşallah ananem yan odada klavye sesinden dolayı uyuma zorluğu çekmiyordur. Bal Böcük fosur fosur uyumaya başladı bile gerçi. Evet ben de artık kaçar. 

Esenlikler diliyorum. 

20 Aralık 2022 Salı

Sorumluluklar olmuş dağ

                                                               Sorumluluklar olmuş dağ. 


Son dakika harekete geçen bir yapım var. bu kendimi bildim bileli böyle. En yaratıcı ödevlerim hep son anda yaptıklarım olmuştur. Bu huy oldu hayatımda. Gıcık bir huy. Artık iş hayatına atıldım. Bu huyumdan vazgeçmek istiyorum ama vazgeçmek insanın elinde olan bir şey değil ki.. :'') Alışkanlık ya da en kötü çıkarımıyla bağımlılık mı ? Kaç ajandayı yarım bıraktım kaç defteri mundar ettim bu uğurda ama yok bir düzeni tutturamıyorum. Evet bugün, şu an, bu akşam gerekirse bu gece. Artık harekete geçicem. En popüler  tabiriyle yapılacaklar yapılmadan nau nau oyun, nau nau dizi, nau nau kitap, çok gerekirse de nau nau uyku. 

Çıldırtma huleyn beni! 

18 Aralık 2022 Pazar

Hello Evrivan

 Kıymetli kendim ve kıymetli okuyucularım,

Merhaba!

Bir yolun daha başındayım. Sonu birkaç adım sonrası mı yoksa daha uzun bir yol mu bilmem. Başındayım işte. Yaşayıp göreceğim.  Size de anlatırım. Yani belki. İnşallah. Hopefully diyor Öğretmenim. O zaman görüşürüz. Sanırım. İnşallah. Hopefully.

Esenlikler dilerim. 

Günlerden yılgın..

Depresif olmamaya, kafamdaki düşünce seline kapılmamaya çalışıyorum ama durumum daha ziyade bu düşünceleri arka plan müziği yapıp halaya dur...